Featured Video

1 Ağustos 2011 Pazartesi

ŞÖHRETİ SEVMEYEN FENOMEN

Erdal Beşikçioğlu, “Behzat Ç.”de üzerine tıpatıp dikilmiş bir gömlek gibi giydiği asi ve kendince adil başkomiser karakteriyle devleşti.

Ama hâlâ kendisini şöhret olarak görmüyor. O, sık sık tekrarladığı üzere 657’ye tabi, Ankaralı, aile babası bir devlet memuru. Ve böyle kalmaktan da, ıstanbul’dan uzak durmaktan da gayet memnun. Başarılı oyuncu Tempo dergisinin sorularını yanıtladı.
Erdal Beşikçioğlu’nu bütün yıl, başkomiser Behzat olarak siyah deri ceketi, çoğunlukla sert yüz ifadesi ile görmeye o kadar alıştık ki, bu algıyı kırmak istiyoruz. Tatil havasına girmek için Kilyos’tayız. Ortalık kalabalıklaşmadan çekimi tamamlamak istediğimiz için 08.00 civarı Solar Beach’teyiz.
Beşikçioğlu, sabah erken uyanmasına ve uzun bir yolun ardından Kilyos’a varmasına rağmen kaprisli değil. Ben, “Kahvaltı hazır değil” diye telaşlandıkça “Rahat ol, gelir şimdi” diyor.
Üzerinde v yakalı, beyaz bir tişört var. Kot pantolonu, spor ayakkabıları ile Behzat Ç.’den çok farklı. Kesinlikle daha genç görünüyor. Kahvaltımızı bol kahkahalı bir sohbet eşliğinde yaptıktan sonra, kalabalık bastırmadan çekime başlıyoruz.
CANSU iYi BİR
OYUNCU ADAYI
Beşikçioğlu ile ekibimiz arasındaki en esprili konu, çekimden önce kendisine gönderdiğimiz storyboard’daki kareler. Cep telefonundan o örnekleri gösterip “Allah aşkına benden bu adam çıkar mı, bu pozları gayet iyi veren başka adamlar var arkadaşlar” diyor. Ama biz onu tatil havasına sokacağız, ısrarlıyız.
Merak ettiğim çok şey var. “Behzat Ç.”nin yeni bölümlerinde neler olacak? Behzat, şule’yi kızı olarak kabul edip bağrına basacak mı? Ercüment psikopatlıklarını sürdürecek mi? Peki filmin hikâyesi ne? Dizi ile paralel mi gidiyor, yoksa bambaşka bir öykü mü var? Beşikçioğlu, yapımcılarının işine karışmamak için zorlamama rağmen yeni bölümlerle de, filmle de ilgili pek detay vermek istemiyor.
Bildiğimiz bir şey var yalnız; internet ortamında, “Behzat Ç.” fanlarının büyük itirazına rağmen Cansu Dere’nin filmde rol aldığı. Beşikçioğlu, bu itirazlara aldırmıyor: “Cansu iyi bir oyuncu adayı. Hepimiz oyuncu adayıyız zaten. Çok büyük disiplin ve özveriyle çalıştı sette.” Manken kökenlilerin oyunculuk yapmasına önyargıyla yaklaşanlardan değil. Ama kırmızı çizgisini, kendinden emin bir gülümsemeyle çekiyor: “Tiyatro sahnesine çıkmasınlar yalnız. Orada sesinizin tonundan vurgunuza her şey bir bütün çünkü.”
NEJAT’LA OYNAMANIN
TADI DAMAğIMDA KALDI
Yönetmen Serdar Akar, “Behzat Ç.” dizisinin seyirci tarafından ancak 13’üncü bölümden sonra algılanacağını ve sevileceğini söylemiş başından beri. Gerçekten de öyle oldu. Başlarda sessiz sedasız devam eden, sıradan bir polisiye gibi algılanan dizinin her bir karakteri zamanla, ayrı ayrı hayatımıza girdi, seyirciyi kendine bağladı. Ve bu sezonun tüm düğümleri son bölümde çözüldü: şule, Behzat’ın kızı çıktı. Üstelik de ilk kızı Berna’nın katili olduğu anlaşıldı. Erdal Beşikçioğlu, şule’nin, Behzat’ın kızı olduğunu başından beri bildiklerini ve oyunculuklarıyla buna vurgu yapmamak için büyük çaba gösterdiklerini söylüyor.
Dizinin TVEN’e transferinin ise seyirciyi çok ilgilendirmeyeceğini düşünüyor Beşikçioğlu. Takipçilerin nerede olsa izleyeceği fikrinde. Peki büyük paralar dönen bu sektörde, oyuncular transferlerden ne kadar nemalanıyor? Gülerek söze başlıyor Beşikçioğlu: “Biz henüz bir şeyini görmedik. Yapım firmasının bize verdiği görevi yapıyoruz. Ama daha fazla para kazanıldığı için mutlaka diziye bazı artıları olacaktır. Oyuncuya daha fazla yatırım yapılabilir. Nejat (ışler) vardı mesela geçen sezon. Adam o kadar iyi oyuncu ki, onunla oynamanın tadı damağımda kaldı. Böyle yeni isimler gelebilir.”
Ankara’da oynadığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı oyun da yeni sezonda devam edecek. Dizide kızını kaybetmiş sorunlu bir Behzat, sahnede bir deli... “Ne olacak bu haliniz?” diye soruyorum. Gülmeye başlıyoruz birlikte. “Merak etme, delirmedim daha. Zor karakterler tabii ama zor olsun, biz de kolayı oynayacak değiliz” diyor.
KIZIM JOHNNY
DEPP’E HAYRAN
Eşi Elvin Beşikçioğlu da, dizide Behzat’ın eski eşini canlandırıyor. Devam edip etmeyeceği pek belli değil. Kızını kaybetmiş bir anneyi canlandırmanın eşini çok yıprattığını söylüyor Beşikçioğlu. Ankara’da yaşayan çiftin, 10 yaşında Derin adında bir kızları var. Beşikçioğlu, yoğun iş hayatına rağmen, kızıyla vakit geçirmek için elinden geleni yapıyor. “Kendimi paralıyorum bunun için” diyor. Hayranlarının kendisine yaklaşması konusunda pek sorunu yok. ımzaysa imza, fotoğrafsa fotoğraf... Ama ona kızı varken rastlarsanız, sakın yaklaşmayın. Çünkü kızının fotoğrafının çekilmesine kesinlikle karşı.
Derin, bu kadar başarılı bir anne-babaya sahip olmasına rağmen onlarla pek ilgilenmiyormuş. “Onun hastalığı Johnny Depp” diyor babası. “Karayip Korsanları falan neyse de, ‘Turist’ filmine bile götürdü beni” diye anlatıyor gülerek.
Derin, Fransızca eğitim veren bir okulda okuyor. Film çekimleri biter bitmez, Fransızca konuşabilmesi için ailece Paris’e gitmişler. Derin hiç sesini çıkarmadan anne ve babasıyla tabana kuvvet epey yürümüş Paris’te. Gelecek yıl, tatilde bir süreliğine Fransa’da ev kiralamayı planlıyorlar.
Geçen şubat ayında Ankara’da dizi setine giderek tanıdığım ile temmuz ayında şöhreti ikiye katlanmış Beşikçioğlu arasında hiç fark yoktu. O, içinden gelenleri dürüstçe lafı dolandırmadan söylemeyi seviyor. Hani insan sağduyusuna inandığı insanlardan gelen eleştirileri ciddiye alır ya... Boşu boşuna, ona buna çamur atmak için yapmadığını anlıyorsunuz. Kendisini şöhretlerin dünyasında pek görmüyor. “Ben Ankara’dayım, Nejat Bodrum’da. Ne yapacağız ıstanbul’da?” demesi de o dünyaya ait olmamasından. Behzat’ı bu kadar inandırıcı canlandırmasının arkasında da sanırım, kendi içinde hakkaniyet duygusunu kaybetmemiş olması var.
FATiH ŞÖHRETİ KALDIRACAK
BİR OLGUNLUĞA SAHİP DEĞİL
şöhreti arttıkça, gazetecilerin Erdal Beşikçioğlu’na ilgisi de artıyor. Sadece o değil tabii magazincilerin yakın ilgisi ile karşılaşan. Harun’u canlandıran Fatih Artman da aynı durumda... “Fatih, bu şöhreti kaldırabilecek bir olgunluğa sahip” diyen Beşikçioğlu, dizideki tüm genç oyuncuların kendilerini mesleki anlamda çok geliştirdiğini ekliyor: “ınanç (Hayalet), Berkan (Akbaba), Seda (Eda) hepsi de çok ilerlediler. Berke (Cevdet) de öyle... Ayça (şule) son bölümde muhteşem oynadı. Hakan (Selim) mesela, oyuncu kökenli değil. Ağzını açmaya korkuyordu, şimdi çok iyi...” Laf genç oyuncularından ve magazinden açılınca, “Berkan’ı Gümüşlük’te sörf yaparken çekmişler” diyorum. Beşikçioğlu’nun ekibi kahkahalar içinde kalıyor: “Çok kolay olmuştur onun sörf yapması. Öyle zayıf ki, rüzgâr uçurmuştur.”

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More