Featured Video

3 Eylül 2011 Cumartesi

'İsrail'in canını yakacağız!' | habervereyimmi


Türkiye, İsrail'in CANINI YAKMAYA KARARLI OLDUĞUNU dünyaya duyurdu:

Dışişleri Bakanı Ahmet D
avutoğlu, Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu’nun Mavi Marmara baskınıyla ilgili olarak hazırladığı Palmer Raporu’nun New York Times gazetesine sızmasının ardından uygulanacak önlemleri açıkladı. İsrail ile diplomatik ilişkilerin düzeyi düşürülecek. Davutoğlu, İsrail hükümetinin artık kendini uluslararası hukukun üstünde gören, insanlık vicdanını hiçe sayan, gayri meşru eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bir bedel ödemesinin vakti geldiğini belirterek, "Bu bedel her şeyden önce Türkiye’nin dostluğundan mahrum kalmaktır" dedi.
Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı’nda yaptığı basın toplantısında, İsrail’in işlediği suçun basit bir suç olmadığını vurgulayarak, bu noktaya gelmesinin tek sorumlusunun İsrail hükümeti ve İsrail hükümetinin sorumsuz eylemleri olduğunu belirtti. Davutoğlu, Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci kâtip düzeyine indirileceğini ve Türkiye ile İsrail arasındaki tüm askeri anlaşmaların tümü askıya alındığını söyledi.
Ahmet Davutoğlu, "Bu hukuk dışı saldırının üzerinden yaklaşık 15 ay geçti ancak somut gerçekler değişmedi. İsrail’in bu saldırısı uluslararası sularda gerçekleşmiştir. İsrail askerlerince öldürülenler masum sivillerdir. Katledilen insanlar İsrail’in uluslararası hukuka ve insanlık değerlerine aykırı Gazze ablukası altında zulüm gören Filistin halkının feryadına ses veren insanlara yardım götürmek isteyen sivillerdir" dedi.
-"İSRAİL SİVİL İNSANLARI KATLETMİŞTİR"-
Savaşın meşru olduğu hallerde dahi masum sivillerin öldürülmesinin savaş suçu olarak kabul edildiğine dikkat çeken Davutoğlu, İsrail ise savaşta değil barış zamanında, askeri değil sivil bir yardım konvoyunda zalim bir abluka altında inleyen bir halka yardım götürmek için barışçıl bir eyleme katılan sivil insanları katletmiştir" şeklinde konuştu.
-"HİÇBİR DEVLET HUKUKUN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"
İsrail’in işlediği suçun basit bir suç olmadığını vurgulayan Davutoğlu, "Çiğnenen uluslararası hukuktur, çiğnenen insanlık vicdanıdır, çiğnenen en temel hak olan yaşam hakkıdır" diyerek hiçbir devletin hukukun üstünde olmadığını sivil insanları katledenlerin insanlığa karşı suç işleyenlerin er ya da geç adaletin önüne çıktığını belirtti.
Davutoğlu, Türkiye’nin işlenen bu suçun cezasız kalmaması ve adaletin yerini bulması için süratle harekete geçtiğine işaret ederek, BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırdıklarını ve BM güvenlik konseyinin bütün üyelerin mutabakatıyla bir başkanlık açıklamasını kabul ettiğini hatırlattı.
Türkiye’nin soruşturma paneli ile tam bir işbirliği içinde olduğunu ve her türlü katkıyı sağladığını ve ulusal raporunu sunduğunu belirten Davutoğlu, İsrail’in ise çalışmalarını geciktirme ve engelleme anlayışıyla hareket ettiğini vurguladı.
Öte yandan, Türkiye’nin şartlarının yerine getirilmedikçe Türkiye-İsrail ilişkilerin normalleşmeyeceğini açıkladığına dikkat çeken Davutoğlu, İsrail’in Türkiye ile görüşmeye hazır olduğunu bildirmesi üzerine gerçekleştirilen görüşmelerde Türkiye’nin özür ve tazminat taleplerini karşılayan anlaşma metinleri üzerinde birkaç kez mutabakat oluştuğuna ve bunun İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu tarafından onaylandığını ancak anlaşmanın onaylanmadığını belirtti.
"Palmer Raporu’nun yayınlanmasının tüm ertelemeleri İsrail hükümetinin özür ve tazminat konusunda iç mutabakatı sağlamak için zamana ihtiyacı olduğunu belirtmesi üzerine İsrail hükümetinin talebi üzerine gerçekleşmiştir" diyen Davutoğlu, Palmer Raporu’nun basına sızdırılmasının da oldukça düşündürücü olduğunu vurguladı.
-"RAPOR İSRAİL ASKERLERİNİN İŞLEDİĞİ SUÇU GÖSTERİYOR"-
Raporun İsrail askerlerinin ve diğer yetkililerinin işledikleri suçu açık bir biçimde gösterdiğini belirten Davutoğlu, "Büyük bir askeri kuvvetle gemilere saldırmasının, aşırı ve izah edilemez olduğu belirtilmektedir. İsrail askerlerinin sebep olduğu ölüm ve yaralanmaların kabul edilemeyeceği, İsrail tarafından dokuz can kaybının hiçbirinin hesabının verilemediği, delillerin ölenlerin çoğunun yakın mesafe ve arkadan olmak üzere birçok kez vurulduklarını gösterdiği kaydedilmektedir raporda" dedi.
Davutoğlu, raporda ayrıca yolcuların ciddi manada kötü muameleye maruz kaldıklarını, bu muamelenin fiziki darp, tacizin yanı sıra kişisel eşyalara hukuk dışı el konulması ile konsolosluk yardımı almalarına da mani olunmasını içerdiği açık bir biçimde vurgulandığını belirterek şöyle devam etti:
"Raporda Gazze’ye yönelik olarak İsrail tarafından uygulanan insanlık dışı ablukanın ise hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir. Tabiatı ile bu yaklaşımın kabul edilmesi ne mümkün ne de söz konusudur. BM İnsan Hakları Konseyi’nin alanlarında uzman, son derece ehil hukukçulardan oluşan veri toplama misyonu Gazze ablukasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur."
Davutoğlu, "Geçen sene hemen olayı takip yaptıkları çalışmada. Bu yargı hem BM insan hakları konseyince onaylanmış hem de BM genel kurulunda yani uluslararası toplumun bütünü tarafından kabul görmüştür" diyerek bu çerçevede şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hal böyleyken panelin başkan ve yardımcısının panele verilen yetkileri aşmak suretiyle farklı ve son derece tartışmalı bir takım görüşler ileri sürmeleri hukuki olmaktan ziyade bir takım siyasi sebeplere dayandığı açıkça anlaşılmaktadır. Türkiye panelin işleyişi ve güvenilirliğini zedeleyici nitelikteki bu yaklaşımı hiçbir şekilde kabul etmemektedir. Türkiye BMGK’nin oy birliği ile yaptığı başkanlık açıklamasının lafsı ve ruhu ile bağdaşmayan bu yaklaşımı ve yargıyı da şiddetle reddetmektedir. Bu doğrultuda konuyu uluslararası yetkili mercilere götürmekte kararlıyız."
-"İSRAİL’İN BEDEL ÖDEMESİNİN VAKTİ GELDİ"-
İsrail’in hukuk dışı eylemine karşı Türkiye’nin tutumunun ilk andan itibaren çok net ve ilkeli olduğunu belirten Davutoğlu, "Taleplerimiz bilinmektedir. Koşullar yerine getirilmedikçe İsrail ile ilişkilerimiz normalleşmeyecektir. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle İsrail kendisine tanınan bütün fırsatları heba etmiştir. Artık İsrail hükümetinin kendini uluslararası hukukun üstünde gören, insanlık vicdanını hiçe sayan, gayri meşru eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bir bedel ödemesinin vakti gelmiştir. Bu bedel her şeyden önce Türkiye’nin dostluğundan mahrum kalmaktır" dedi.
-"BU NOKTAYA GELMESİNİN TEK SORUMLUSUNUN İSRAİL HÜKÜMETİ"
Bu noktaya gelmesinin tek sorumlusunun İsrail hükümeti ve İsrail hükümetinin sorumsuz eylemleri olduğunu söyleyen Davutoğlu, Türkiye’nin talepleri karşılanana kadar şu aşamada alınmasına karar verilen tedbirleri şöyle sıraladı:
"1- Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci kâtip düzeyine indirilecektir. İkinci katip düzeyi üzerindeki tüm görevliler, başta büyükelçi olmak üzere en geç Çarşamba günü ülkelerine geri döneceklerdir.
2- Türkiye ile İsrail arasındaki tüm askeri anlaşmaların tümü askıya alınmıştır.
3- Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak Türkiye, Doğu Akdeniz’de seyrü-sefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır.
4- Türkiye İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı tanımamaktadır. İsrail’in 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle Gazze’ye yönelik uyguladığı ambargonun Uluslararası Adalet Divanı’nda incelenmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda BM Genel Kurulu’nu harekete geçirmek için girişimlere başlıyoruz.
5- İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine gereken her türlü destek verilecektir."
Davutoğlu, "Biz Türkiye olarak her zaman çatışmayı değil barışı, zulmü değil adaleti hakim kılmak isteyen bir anlayışın temsilcisiyiz. Dış politikamız da bu temel anlayışa dayanmaktadır. Bunun içindir ki dün nasıl Bosna’daki Kosova’daki katliamlara karşı sesimizi yükselttiysek, bugün de Gazze’ye yapılan insanlık dışı İsrail saldırıları karşısında tepkimizi gösterdik" dedi.
-"İSRAİL HÜKÜMETİ TERCİH YAPMALI"-
Öte yandan, İsrail hükümetinin bir tercih yapması gerektiğini ve bu tercihi yapma vakti geldiğini belirten Davutoğlu, "İsrail’i yönetenlerin gerçek güvenliğin ancak gerçek barışın inşa edilmesi ile mümkün olacağını görmeleri gerekmektedir. Yine anlamalıdırlar ki gerçek barışın inşasının yolu dost ülke vatandaşlarını katletmekten değil, dostlukların güçlendirilmesinden geçmektedir" diyerek şöyle devam etti:
"Ancak mevcut İsrail hükümetinin bu yalın gerçeği görmekten, Ortadoğu coğrafyasındaki devasa değişimlerin sonuçlarını idrakten aciz olduğu da açıktır. Bu vesileyle aldığımız ve alacağımız tedbirlerin sadece mevcut İsrail hükümetinin tutumu ile bağlantılı olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Amacımız tarihe mal olmuş Türk Yahudi dostluğuna halel getirmek değil, bilakis İsrail hükümetinin bu istisnai dostluğa sığmayan bir yanlışını düzeltmeye, onları yönlendirmek sevk etmektir."
-"GERİ DÖNÜLMESİ SÖZ KONUSU OLMAYACAKTIR"-
Türkiye’nin bölgesel ve küresel barış ve istikrarı olumsuz şekilde etkileyen gelişmelerin önlenmesi ve olumsuzlukların telafisi doğrultusunda her zaman samimi ve yapıcı bir tavır içinde olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bu konuda talep ve beklentilerin başından beri net bir şekilde ve ilkeli bir üslupla ortaya koymuş üzerine düşeni yapmıştır. Tekrar altını çizmek istiyorum. Bugün geldiğimiz noktanın sorumlusu İsrail hükümetidir. İsrail hükümeti gerekli adımları atmadıkça bu noktadan geri dönülmesi söz konusu olmayacaktır" şeklinde konuştu.





video


nethaber

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More